Ekonomi ve Kamuculuk

Budapeşte Forumu Üzerine – Atilla Yılmaz

Budapeşte’deki sürdürülebilir demokrasi forumunda otoriterliğe karşı birleşik muhalefet ve yerel yönetim deneyimleri tartışıldı.

16-17 Eylül tarihleri arasında Budapeşte Belediyesinin öncülüğünde düzenlenen Sürdürülebilir Demokrasi Forumu’nda çevre ve demokrasi konularında pek çok ülkede, farklı düzeylerde yaşanan gelişmeler ele alındı. Açılış konuşmasını Budapeşte Belediye Başkanı Gergely Karacsony’nin yaptığı foruma Avrupa ağırlıklı olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden birçok akademisyen, siyasetçi, belediye başkanı ve aktivist katıldı.

“Demokrasi Kriziyle İklim Krizi Bir Arada”

Forumda, popülizm ve otoriterlikle iklim değişikliğine karşı ataletin paralellik gösterdiğine dikkat çekilirken özellikle COVID-19 pandemisi vesilesiyle hemen hemen her ülkede değişen derecelerde otoriterleşme ile hak ve demokrasi ihlalleri yaşandığına dikkat çekildi. Bu süreçte özellikle Macaristan ve Türkiye gibi ülkelerde kutuplaşmanın bilinçli olarak iktidarlar tarafından güç konsolidasyonu için körüklendiği de dile getirildi.

Budapeşte Forumu’nda, özellikle AB kurumlarının otoriter yönetimlere yönelik bu zamana kadarki tavrının fazla hoşgörülü olduğu ve AB fonlarının yıllardır bu yönetimlere akıtıldığına dikkat çekildi. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, özgür basın, adil kaynak dağıtımı ve şeffaflık gibi kriterlerin daha ciddi şekilde ele alınıp yaptırımlara konu olması gerektiği dile getirildi. Forumda konuşan Barack Obama’nın eski ulusal güvenlik danışmanı Ben Rhodes da, Obama döneminde ABD’nin otoriterleşmeye karşı yeterli ve etkili yanıt veremediği özeleştirisinde bulundu. Rhodes, ABD’nin özellikle Orta Avrupa’daki popülist ve otoriter gidişatı AB’nin çözeceği bir konu olarak görüp geniş çaplı ele almadığına, ancak bunun sonucunda otoriter yönetimlerin özgüven kazandığına dikkat çekti.

“Çare Kentler ve Birliktelikte”

Pek çok önemli Avrupa kentinden belediye başkanları ve yetkililerinin de katıldığı forumda Orta Avrupa’daki başkentlerin belediye başkanları tarafından kurulan Özgür Şehirler (Free Cities) paktına yeni katılımlar oldu. Birçok AB parlementerinin de destek verdiği pakta Paris, Londra, Viyana, Barselona, Zagreb, Gdansk ve Los Angeles dahil olmak üzere birçok kent yönetimi dahil oldu. Özgür Şehirler Paktı; kentlerin uluslararası destek fonlarına ve kredilere doğrudan erişimini sağlama, kentler arası işbirliğini artırma, demokrasiyi ve çoğulculuğu koruma gibi amaçlara sahip.

Budapeşte Forumu’nda kentlerin ve ilerici kent yönetimlerinin demokrasiyi ve sürdürülebilirliği kentler düzeyinde gerçekleştirme ve merkezi yönetimlerin otoriter ve popülist gidişatını zayıflatma yolunda ne gibi olanaklar ve riskler taşıdığı tartışıldı. Kentler arası işbirliği ve kentlerde katılımcı karar alma pratiklerinin önemi vurgulanırken Paris Belediye Başkan Yardımcısı Hermano Sanches Ruivo kent-kırsal bağlantısının tesis edilmesinin sürdürülebilir bir kentsel işleyiş ve demokrasi için şart olduğuna dikkat çekti. Budapeşte Belediyesinden yetkililer ise, belediyenin Macaristan için ayrılmış AB fonlarına merkezi hükümetin kontrolü nedeniyle hiçbir erişiminin olmadığından yakınarak kent yönetimlerinin AB fonlarına doğrudan erişiminin sağlanması gerekliliğinin ortaya çıktığını dile getirdi. Ayrıca, bunun yalnızca merkezi hükümet engellemelerini aşmak için değil, iklim krizi gibi aciliyeti olan konularda yerel yönetimlerin daha seri ve verimli hareket edebilmesini sağlamak için de önemli olduğuna dikkat çekildi.

Türkiye Muhalefetine ve CHP’li Belediyelere Yönelik Övgüler

Kutuplaşma, otoriterleşmeye karşı muhalefet birlikteliği ve yerel yönetimlerin rolünün konuşulduğu panelde Türkiye muhalefeti, CHP ve CHP’li belediyeler sık sık örnek gösterildi. “Çok Merkezli Yönetişim ve Farklı Düzeylerdeki Demokrasi Deneyimleri” başlıklı oturumda konuşan Stanford Üniversitesi’nden Larry Diamond ve ayrışmaları giderme üzerine çalışan More in Common grubu kurucusu Tim Dixon, CHP’nin yerel seçimler başarısına ve bunun arka planında kutuplaşmada yarışmamak olduğuna dikkat çekti. “Demokratik Dayanak Olarak Avrupa Kentleri” oturumunda konuşan Paris Belediye Başkan Yardımcısı  Ruivo ise, Avrupa’da sağcı yükseliş sonrası Paris, Londra, Barselona ve Budapeşte’de ilerici ve demokrat siyasetin kazandığını, Türkiye’nin de İstanbul, Ankara ve İzmir gibi pek çok kentle bu konuda örnekler barındırdığını dile getirdi. Aynı oturumda konuşan Rutgers Üniversitesi’nden siyaset bilimci David Kelemen ise, Budapeşte ve İstanbul’un otokratik rejimlerle demokrasinin bir arada bulunduğu ilginç deneyimler olduğunu ancak bunun iki risk barındırdığını belirtti. Kelemen’e göre bu riskler, otoriterlerin bu yönetimlerin varlığını ülkede halen demokrasi varmış gibi bir yanılsama yaratmak amaçlı kullanabilmesi ve kaynaklardan mahrum bırakarak başarısız kılması.

Forumun Türkiye’den tek katılımcısı Sabancı Üniversitesi öğretim görevlisi Şebnem Aydın Düzgit ise Türkiye’de laik-dindar eksenli bir kutuplaşmanın siyasete taşınmasının Erdoğan ile başladığını belirtti. “Zararlı Kutuplaşmayla Mücadele” başlıklı oturumda konuşan Düzgit, Türkiye muhalefetinin geçmiş yıllardaki deneyimlerden ders çıkararak kutuplaştırıcı söylemlere yanıt vermekten kaçındığını ve birliktelik içine girdiğini, yeni aşamanın ise seçmenleri bu muhalefet birlikteliğinin başarılı olabileceğine ikna etmek olduğunu söyledi.

George Konrad Ödülü Özgür Basına

Forum kapsamında, bireysel özgürlükler konusunda verdiği mücadeleyle öne çıkmış Macaristan Musevisi, yazar György Konrád (George Konrad) adına bir ödül verildi. Ödülü, sadece birkaç sene önce çoğunlukla genç haberciler tarafından kurulan telex.hu aldı. Telex.hu, Macarca ve İngilizce dillerinde ayrıntılı haber ve yorumlarla, Macaristan’ın büyük ölçüde iktidar kontrolü altındaki basınına yeni bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Atilla Yılmaz

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu