Yuvarlak Masada Sandalye Kapmaca: Kral Kim olmalı? Masanın Eksik Şövalyeleri – Millet İttifakı Buluşması, 3.Sol İttifak ve TİP Üzerine Bir Değerlendirme – Görkem Yaz

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Millet İttifakı liderler buluşmasının yankıları sürerken konuyla ilgili farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Toplantıdan gelen yuvarlak masa fotoğrafı hepimizin içindeki iyimser hissiyatı ufacık da olsa beslemiştir. Masaya baktığımda Kral Arthur’un şövalyelerini anımsadım. Dünyevi davalardan ziyade kutsal bir amaç için, “ülkeyi savunmak için” savaşanlar. Masa yuvarlak, başı sonu yok, herkes eşit… Ancak bir noktadan sonra masada bazı eksiklikler olduğunu fark ettim. Muhalefetin ortak adayı “kral” yok. En azından, muhalefetin tüm bileşenlerinin kral olarak görmek isteyeceği biri yok diyeyim. 20 yıldır taşa saplı bir şekilde bekleyen “egemenlik” kılıcını oradan çıkaracak Arthur kim olacak? Elbette metaforik bir kraldan bahsediyoruz. O masadaki oturma düzeninin en güzel yanı da masaya oturacak bir kralın herkesle gerçekten eşit olacak olması. Egemenlik kılıcını da halkımıza iade edecek.
Gözüme çarpan bir diğer eksiklik ise bazı şövalyelerin yokluğuydu. Zira meşhur “round table” en alt kademedeki asilden en üste herkesin var olduğu bir masaydı. Asili burada oy oranına bakılmaksızın anti-demokratik rejime karşı savaşan tüm bileşenler olarak kabul edeceksek, iktidarı dostlarımızla alacaksak, Temel Karamollaoğlu’nun ve “emekli” AKP’lilerin dost olarak görüldüğü bir masaya Erkan Baş neden dost olarak oturamadı diye sorguladım. CHP’nin dünyaya baktığı yer sizce TİP’in ufka baktığında gördüğü yere mi daha yakındır yoksa Saadet Partisi’nin baktığı yere mi? Bakın dikkat ettiyseniz bakmak ve görmek olmak üzere iki farklı kelime kullandım.
İttifaka organik bir şekilde bağlı olmak her iki tarafın tercihidir. Ancak en azından istişare edilmek üzere, dostane bir tavırla muhalefetin diğer partileri de davet edilmeliydi bana göre. HDP’nin masada olmamasına dair kaygıları anlamakla birlikte, bu kaygının +1 sandalye konmamasını meşrulaştırmaması gerekiyor. Otoriter rejimden çıkış umudu veren 2019 yerel seçimlerinde ortak adayları destekleyerek yuvarlak masanın kurulmasına önemli katkı sağlayan bir parti olarak bir temsilcisinin orada bulunması gerektiğini düşünüyorum.
Millet İttifakı’nın kurucu ortaklarının masaya çağırdığı Saadet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin güncel verilerden elde ettiğimiz oy oranı toplamda %8 civarında. Bu oy HDP’nin kendi başına aldığı oyu aşamıyor bile. Masaya çağırılma konusunda öncelenen kriter oy kaygısıysa Mecliste dört vekili bulunan ve aşağı yukarı bu partilerle benzer oy oranına sahip olan Türkiye İşçi Partisi’nin davet almamasının mantıklı bir açıklamasını bulamıyorum. Millet İttifakı’nın ağırlık merkezi bu kadar sağa kaymışken, teraziye merkeze döndürecek bir parça ağırlık koymak güzel olmaz mıydı?
Geçtiğimiz günlerde TİP’in gerçekleştiği Müdahale Kongresi’nde yayınlanan bildirge, Millet İttifakı’nın güçlendirilmiş parlamenter sistem haricinde üzerinde çalıştığı diğer konulardan hiç de kopuk değil. Hatta kimi konularda ittifakın vizyonunu epey genişletecek çalışmalar yaptığı görülüyor. Emek, göç, çevre, sivil özgürlükler, laiklik, sağlık, toplumsal cinsiyet eşitliği, dış politika, eğitim… Hal böyleyken hiç değilse bir dirsek teması olması, yuvarlak masada farklı bir sesin olması “Yarının Türkiye’si” için faydalı olacaktır. Tamam anladık, taraflar aynı İttifak içinde bulunmaktan ideolojik sebeplerle çekiniyorlar. Oysa ortak bir amaç için birlikte mücadele etmenin farklı yöntemleri bulunabilir.
Benim aklıma gelen seçenek, HDP ve TİP’in içinde bulunacağı üçüncü yol dedikleri sol bir ittifakın sözcüsü olarak TİP’in seçilmesi ve Millet İttifakı ile bazı konularda istişare edilmesi için bir köprü kurulması. HDP, Millet İttifakı’na organik bir bağ ile bağlanamıyor. Spektrumu ortadan ikiye katladığınızda Saadet Partisi kadar radikal olan başka hiçbir parti bu ittifakta yer alamıyor. TİP ise “persona non grata” olmaktan uzak -Millet İttifakı’nın kurucu ortağı CHP ile diyalog halinde bir parti. En azından, sol ittifakın kuracağı masanın sözcüsü olarak Millet İttifakı’nın yuvarlak masasına istişare amacıyla oturabilecek bir parti. CHP ve TİP ilişkisi, muhalefet bloğunun sol tandansını dinamik tutacaktır.
Bilirsiniz, Amerika’da Demokratik Parti içindeki demokratik sosyalistler başkan adayı belli olduktan sonra masaya oturup partinin vizyonuna katkı veriyorlar. 2020 döneminden aklıma gelen en önemli iş birliklerinden biri Sanders ekibinin, Biden ekibine iklim değişikliği konusunda politika desteği sağlamasıydı. Millet İttifakı soldan korkmak yerine, böyle bir formül uygularsa hem birtakım ilerici değerleri ana akımlaştırır hem bu cephede oluşacak %12-13 civarındaki seçmen kitlesine önemsendiğini hissettirir hem de ortak adayın desteklenmesi için arada bir yoldaşlık hukuku geliştirebilir.
Millet İttifakı’nın bu kitleyi kazanması partizan AKP’lileri kazanmasından çok daha kolay. Muhalefetin temel stratejisi muhafazakâr tandansı dinamik tutarak Cumhur İttifakı’ndan oy çalmak; ancak bana kalırsa muhalefetin AKP’nin kalan %28-30’luk partizan kitlesinden oy çalmayı öncelemek yerine, aynı gemide olduğu üçüncü yol ittifakıyla anlaşarak, onların politika önerilerini dinleyerek, ortak bir adayı desteklemek konusunda mutabakat sağlaması gerekmektedir. Her gün yatıp kalkıp muhafazakârların endişelerini konuşuyoruz. Onların sözcülüğünü yapan partileri dinliyoruz. Peki geleceği hakkında endişelileri kim konuşuyor? Güvencesiz insanlara ses olanları, kimlik mücadelesinden öte sınıfsal kaygıları dile getirenleri kim dinliyor? Emin olun, emekçilerin düzene karşı ayaklanmaya başladığını gördüğünüz şu günlerde gelecekten endişe duyanlarımızın sayısı hiç az değil. Millet İttifakı artık biraz da bu tarafa, “sola” bakmalı.
Görkem Yaz