Dış Politika ve EnternasyonalizmDünyaToplum ve SiyasetYaşam Tarzı

Moskova’da Savaş Karşıtı Eylemde Gözaltına Alındım. İşte Sonrasında Yaşananlar – Çeviren: Ali Mert Samen

Vladimir Putin portresinin önünde tamı tamına sekiz saat geçirdikten sonra hükümetin muhalif fikir ve eylemleri bastırmayı aklına koyduğuna hiç olmadığım kadar ikna oldum. Bu yazı, yazar adı anonim kalmak kaydıyla yayımlanıyor.

Open Democracy’de yayımlanan yazısının Türkçe çevirisidir.

Saat öğleden sonra iki suları, Kitay-gorod metro durağında indim. Dışarı çıktığınızda savaştaki bir ülkenin başkentinde olduğunuza işaret edecek hiçbir şey yok. Ancak Moskova Politeknik Müzesini geçtikten sonra Lubyanka meydanındaki Federal Güvenlik Teşkilatı merkez binasına çıkan tüm yolların polis tarafından kordonla çevrildiğini görüyorsunuz. Polislerin hemen hepsi kayak şapkası takmış. Havalar bu sıra Moskova’da giderek soğuyor; bu şapkalar ise hem sıcak tutuyor, hem de takanların kimliklerinin gizli kalmasını sağlıyor.

Birçok eylemci grup 6 Mart’ta Moskova’da düzenlenecek yürüyüşleri duyurmuştu; muhalif lider Alexy Navalny’nin öncülük ettiği topluluk da Kremlin’in hemen karşısındaki Manezhnaya Meydanı’nda düzenlenecek mitingin duyurusunu yaptı. Feminist ve solculardan oluşan bir koalisyon öğleden sonra saat 3’te Üç İstasyon Meydanı’nda düzenlenecek yürüyüş için çağrı yaptı. Bir başka eylemci grup ise Puşkin Meydanı’na yürüdü.

Rusya’da muhalif örgütlerin hemen hepsi ortadan kaldırıldığı için ve yürüyüş düzenleyeceğini duyuran herkes eylemden önce tutuklandığı için, Rusya’daki savaş karşıtı eylem hareketi giderek daha da merkezsiz bir hale geliyor. Bu şartlar altında eylemlerin başlangıç yeri ve saati değişkenlik gösterebiliyor.

Nikolskaya Caddesi’ne dönüyorum. Burada her zaman olduğu gibi çok fazla turist var, tur rehberleri şehir merkezinde düzenledikleri gezintilere çağırmak için insanlara yanaşıyor. Kızıl Meydan ve Manezhnaya Meydanı ise barikatla kapatılmış ve polis ablukası altında. Gelip geçenler “kozmonot” adıyla anılan polislerin fotoğrafını çekiyor.

Bolşoy Tiyatrosu’nun önünde, Karl Marx anıtının hemen yanındaki geniş park alanında polis minibüsleri park etmiş bekliyor. St Petersburg ve Nizhny Novgorod’da ise polis araçları yeterli gelmediğinden, gözaltına alınanlar bir süredir sivil otobüslerle taşınıyor. Eylemcilerin toplam sayısını kestirmek güç; ancak bugün polis minibüsleri tıka basa doldurdu, gözaltına alınanlar karakola götürülene dek saatlerce kalabalıkta beklediler.

Telegram’da bir grup protestocunun Moskova Devlet Üniversitesi gazetecilik fakültesi binasının yanında toplanmış beklediğini gördüm. Burası kapatılan Manezhnaya Meydanı’nın önünden geçen caddenin diğer yakasında bulunuyor. Oraya vardığımda etrafta hiç protestocu kalmamıştı. İki polis memuru yanıma yaklaşıp evraklarımı sordu, sonra “bilgilerimin sorgulanması için karakola götürülmek” üzere araca binmemi istediler.

Böyle bir durumda polisle münakaşaya girmek yersizdir. Polis memurları eşliğinde minibüse bindim.

Zor kullanılmadan bir çırpıda gözaltına alınmıştım. Gözaltıların veri tabanını oluşturan OVD-Info’nun paylaştığı bilgilere göre aynı gün farklı şehirlerde gözaltına alınan 34 eylemci Rus polisi tarafından ciddi şekilde darp edilmişti. Göstericiler yumruklanmış, tekmelenmiş, cop ve şok cihazıyla dövülmüştü. Moskova’nın civar mahallelerinden Brateevo’daki emniyet müdürlüğü şiddet kullanımında başı çekiyordu. Orada feminist aktivistler dayak yiyor, hakarete uğruyor, üzerlerine su dökülüyordu. Eyleme katılanlardan Alexandra Kaluzshkikh kendisine uygulanan polis sorgusu ve işkencenin gizlice kaydını aldı.

“Putin bizden yana. Siz Rusya’nın düşmanısınız. Siz halkın düşmanısınız. Burada sizi bir güzel benzeteceğiz, olacak bitecek. Üstüne bize bunun için ikramiye verecekler.” diye bağırdı polis ona.

Bu şartlarda ancak az sayıda insan eylemlere katılmaya devam edebilir.

Eylemde gözaltına alındığınız ilk seferde 15.000 ruble [yaklaşık 2000 TRY] para cezasına çarptırılırsınız. Aynı yıl içinde tekrar göz altına alınırsanız 30 güne kadar idari hapis ve 300.000 rubleye [yaklaşık 41.000 TRY] kadar para cezasına çarptırılabilirsiniz. Altı ay içinde iki veya daha fazla kez idari gözaltına alınmanız durumunda hakkınızda ceza davası açılır ve kendinizi uzunca bir süre parmaklıklar ardında bulabilirsiniz.

Örnek Bir Polis Karakolu

Minibüste birlikte gözaltında tutulduğum bir genç, polise “siperliğin buğulanmış!” diye bağırıyordu.

“Niye onları kızdırıyorsun?” diye sordum.

“Hakkımızda işlem yapacak olanlar onlar değil” diye yanıt verdi.

“Utanın!”, “Özgürlük!” diye bağırıyordu bir diğeri. Giydiği ceket ve cüssesi nedeniyle ilkin onu gizli polis sanmıştım. Belki de yanılıyordum, zira bütün gün bizimle birlikte minibüste kaldı. Pasaportu üzerinde olmadığı için parmak izi alındı. Esasen yasalara göre parmak izi vermeyi reddedebilirdi.

Minibüste yaklaşık 25 kişi vardı ve yarıdan fazlası eylemlere katılmayıp kenarda bekleyenler ya da oradan geçenlerdi. Birlikte gözaltına alındığımız kişilerle Telegram üzerinden bir grup oluşturduk ve OVD-Info’yla irtibata geçip hangi karakola götürüleceğimizi ve başımıza gelenleri aktarması için aramızdan birini görevlendirdik.

Geceleyin serbest bırakıldıktan sonra okuduklarıma göre Moskova şehir merkezinde polis, belli ki giyim kuşamına bakarak, geleni geçeni gözaltına alıyordu. Bazı vakalarda polis gözaltı kararı vermeden önce mesajlaşmalarını kontrol etmek için insanlardan telefonlarının kilidini açmalarını isteyebiliyordu. Çeçenistan’da polisin bunu yaptığını daha önce duymuştum. Belli ki bu artık başkentte de uygulanıyordu.

Minibüsümüz kısa bir süre içinde dolduktan sonra bir hızla karakola götürüldük. Yolda telefonumdaki Telegram ve Signal gibi uygulamaları sildim. Bu uygulamalar polisin dikkatini çekebilirdi. Bazı fotoğrafları da sildim. Moskova’da gözaltına alınanları taşıyan bir aracın devrilmesi üzerine minibüsteki insanları aileleri arayarak bilgi almaya çalışıyordu.

Beraber gözaltına alındığım insanların çoğu 20-30 yaşlarında. Sayıları az olsa da daha büyükler de var.

“Daha ne kadar bizi böyle bekletecekler.” diye hayıflandı bir tanesi.

Kimse cevap vermedi, zira kısa sürmeyeceğini herkes biliyordu. Taşınabilir şarj ünitesi olanlar diğerleriyle paylaştılar.

Derken Moskova’nın civar mahallelerinden birinde bir polis karakolunda minibüsten indiriliyoruz. Diğer karakollarda şiddet vakaları görülse de bu karakol neredeyse bir ‘örnek karakol’.

Karakol binası yakın zamanda yenilenmiş. Koridorlarda polislerin iyi rollerde olduğu filmlerden posterler asılı, yerler temiz…Çocuklarımı götürdüğüm anaokuluna benzettim. Sonra herkesi genişçe bir salonda topladılar. Koltuklar yumuşak, duvarda “semtin en iyi karakolu” yazılı bir flama, üç adet Vladimir Putin portresi asılı. Bir de içişleri bakanı Vladimir Kolokoltskev’inki.

Polis memurları anlayışlı ve kibar davranıyor, üstelik sadece bize karşı da değil. Nezarethanede üç kişi bekliyor, sarhoş gibi görünen bir tanesi sürekli bir köşeden diğerine volta atıyor, şınav çekiyor ve duvara karşı boks çalışıyor.

Sonra dönüp “hadi artık Mikhalych, daha ne kadar burada böyle oturacağım, işe gitmem gerek!” diye yaşlı bir polis memuruna sesleniyor. Belli ki ikisi de birbiriyle yıllardır tanışık.

Yaşlı polis, “Vasya, pekala, bunu herkese söyleyeyim: ne kadar burada kalacağınız artık bana bağlı değil.” diye yanıtlıyor babacan bir sesle.

Yaklaşık altı saat boyunca karakoldaki memurlar tarafından sorguya çekiliyoruz, ki bu yasayla belirlenen süreyi hayli aşıyor. Bu sırada pek sık olmasa da polisin sesini yükselttiği oluyor. Normal zamanda da işi başından aşkın olan memurlar gözaltına alınanların kaydını alıyor. Hepsi uykusuz ve olup bitenlere kayıtsız görünüyor. Yarın ülkenin başına Emmanuel Macron geçse yine de işe gelip kendilerine söylenenleri yaparlar mıydı diye düşünmeden edemiyorum.

“Size karşı sesini yükselten olduysa özür diliyorum” diyor bir polis memuru. “Haftalardır her gün işe geliyoruz, ailelerimizi göremiyoruz. Normal işimizin üstüne bir de siz eklendiniz. Tam olarak niçin gözaltında olduğunuzu da anlayabilmiş değiliz. Biz farklı bir birimdeyiz ve sahadaki arkadaşlarımızın işlerine dair detaylara hakim değiliz.”

Polis her an yeni bir minibüs daha gelir diye endişeyle bekliyor; zira bu, yine eve gidemeyip sonraki iş gününe de uykusuz girecekleri anlamına geliyor. Başka bir minibüs gelmiyor, ancak memurlardan sürekli “rezalet”, “tımarhane”, “haydi çabuk ol” gibi sözler işitiliyor. Bir an önce eve gitmeyi en az gözaltındakiler kadar istiyorlar.

Gözaltındakiler zamanı telefonda geçiriyor. Yanında kitap olan bir tek ben varım. Bu sırada kendi aramızda yogadan, yazın yurtdışına gidip gidemeyeceğimizden, sağlıklı bir iş-yaşam dengesi tutturmaktan, Alexey Navalny’i desteklemek için düzenlenen eylemlerdeki gözaltılardan, kimin ailesinde hangi milliyetlerden kişiler olduğundan ve havadan sudan konuşuyoruz. Polisle de protestolar esnasında bir Rus vatandaşının tesadüfen şehir merkezinde olup olamayacağı, öyleyse tesadüfen orada olan birinin mutlak surette muhalif olup olmayacağı üzerine tartışıyoruz.

Gözaltında bana işlem yapan polis, raporumu yazarken aynı gün doğduğumuzu fark edip mutlu oluyor. Protestolar başlayalı beri kendisiyle aynı gün doğan dördüncü kişiymişim.

İfademde çocuğuma oyuncak almak için şehir merkezinde olduğumu belirtmem ona inandırıcı gelmiyor.

“Bana daha önce duymadığım türden şeyler söyleyin; yok yürüyüşe çıkmıştım, yok yemeğe çıkmıştım.” diye cevap veriyor.

“Belki de bazıları gerçekten yemeğe çıkmıştır?”

“Tamam da bana ne bundan? Dosyanıza bize verdiğiniz ifadenin yanında sizi buraya getiren polislerin beyanlarını da ekleyerek mahkemeye gönderiyoruz.”

O polislerin beyanına göre gözaltına alına herkes, Karl Marx anıtının yanında “savaşa hayır” diye slogan atan, polisin ihtarlarına kulak vermeyen kalabalığın içindeydi.

Karakoldaki memurlar haricinde, orada bulunan detektifler de bize aynı soruları yönelttiler. Aşırılıkla Mücadele ekibindeki personel yetersizliğinden ötürü protestocuların siyasi görüşlerini sorgulamak üzere karakollarda kriminal vakalarla ilgilenen soruşturmacılar görevlendirilmişti. Bunlardan bir tanesi yaklaşık kırk yaşlarında, iri yapılı bir memurdu ve fikirlerimizi açığa vurmamız için bize baskı yapıyordu. Daha genç olan iki meslektaşı ise duruma kayıtsızdı. Hatta bir tanesi bu olanlar için bizden özür bile diledi.

Çocuklarıma oyuncak almaya çıktığıma dair beyanım bu iki soruşturmacıyı bütünüyle ikna etmiş görünüyordu.

“Rejimle bağınız ne durumda?” diye sordu bir tanesi.

“Hiçbir bağım olmadığını yazın” diye yanıtladım.

Memur, siyasi görüşlerime dair hiçbir şeyin kaydını tutmadı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde karakoldan ayrıldım. Biz ayrılırken polis memurlarından bir tanesi, aramızda tüfek veya kuru sıkı tabanca ruhsatı olanlar varsa bu ruhsatların muhtemelen iptal edileceğini bildirdi. Bu, eylemlerin daha “doğrudan” bir safhasına geçiş yapıldığı anlamına gelse gerek.

Zulüm Gözler Önüne Seriliyor

Bu sıkı tedbirlere rağmen Rus halkı yürüyüş ve savaş karşıtı nöbet eylemlerine katılmaya devam ediyor. Başka eylem biçimlerine de başvuruluyor. Kopya ve kırtasiye merkezlerinde tanıdık birileri yoksa çıktı almak çok tehlikeli olacağından, insanlar yazdıkları savaş karşıtı mesajların çıktısını evde ve işyerinde alıp dağıtıyor. Bu mesajlarda devletin finansmanını kesmek amacıyla faturaları ödememe ya da ekonomiye zarar vermek için işe gitmeme çağrısı yapılıyor.

Gözaltılara ek olarak, Rusların savaşın başından bu yana karşılaştığı sorunların başında bağımsız basından bilgi alma imkanının ortadan kalkması geliyor. Bağımsız basın yayın kuruluşlarına ait internet sitelerinin tamamına erişim engeli getirildi ve kullanıcılar kitlesel ölçekte VPN indirmeye koyuldu. Bazı kuruluşlar askeri sansür uygulaması dolayısıyla erişim engeliyle karşılaştı. Bazılarıysa otosansüre başvurarak ya hizmet vermeyi kendileri bütünüyle durdurdu, ya da Rus ordusuna yönelik “sahte habercilik” faaliyetleri için öngörülen cezai müeyyideler nedeniyle işgale dair haber yapmayacaklarını duyurdu.

Erişim engeli uygulamaları ve hacker faaliyetleri nedeniyle gerek hükümet yanlısı gerekse hükümet karşıtı internet siteleri düzgün bir şekilde çalışmıyor. Bazen yetkililer tek bir internet sitesine erişim engeli getirmeye çalışırken diğer on tanesi de çalışamaz hale geliyor. Google’ın arama motoru bile stabil çalışmıyor.

Rusya’nın sansür kuruluşu Roskomnadzor, Facebook ve Twitter’a erişimi engellemeye yoğunlaşmış durumda. TikTok ise Rusya’daki yayın içeriklerine kendisi kısıtlama getirdi. Öyle görünüyor ki yetkililer, Intragram ve Whatsapp gibi Rusya’da çok popüler olan uygulamalara erişim engeli getirmekten kaçınıyor (ülkedeki küçük işletmelerin önemli bir kısmı Instagram üzerinden ticari faaliyet gösteriyor). Telegram ise hem protestocu, hem de Kremlin yanlısı kanalların asıl adresi. Rusya’da oldukça popüler olan Telegram’a erişim engeli getirmeye yönelik önceki teşebbüslerden en çok Rus yetkililer zarar görmüştü.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı tarihten bu yana onlarca kişi hakkında ceza davası açıldı. Savaş karşıtı eyleme katılanlar; gözaltı esnasında polise şiddet uygulamak, grafitilerden ötürü vandalizm, aşırılıkçı eylemlere çağrı yapmak gibi bir dolu diğer ithamla suçlandılar. Net Freedom inisiyatifinin açıkladığı verilere göre Rusya’nın yeni askeri sansür tedbirleri uyarınca 60 kişiye soruşturma açıldı. Genelde verilen para cezası 30.000 ila 60.000 ruble [4000 ila 8000 TRY] arasında değişiyor.

24 Şubat’tan bu yana tam 13.583 kişi savaş karşıtı eylemlerde gözaltına alındı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu