10. Uluslararası Feminist Forum Hakkında İzlenimler – Münire Özbey
“Işığı Çoğaltmak Adına Bir Umut”
16-17 Nisan’da onuncu uluslararası Feminist Forum, Kaos GL tarafından online olarak düzenlendi. Ben de iki gün boyunca konuşmacıları dinleme ve kafamdaki soruları sorma fırsatı buldum. Forumun katılımcı konuşmacıları arasında önemli isimler mevcuttu; forum Aylime Aslı Demir ve Mühdan Sağlam’ın açılış konuşması ile başladı. Ukrayna’nın işgaliyle de paralel olarak Ukrayna’dan LGBTİ+ ve feminist örgüt Insight’ın eş başkanı Olena Shevchenko ve Polonya sınırında LGBTİ+ mülteciler için çalışan Avrupa Lezbiyen* Konferansı’ndan Dragana Todorovic, Bombaları Yasaklamak, Patrikayarkayı Yıkmak kitabının yazarı Ray Acheson ilk gün konuşmacılarıydı. İkinci gün ise toplumsal cinsiyet alanına odaklanan forumda açılış konuşması “Yanlış Teorinin Kapanına Kısılmak” konu başlığı ile Prof. Dr. Talia Mae Bettcher’a aitti. Takibinde oldukça tartışmalı bir yazı yayınlamış Dr S. Erikainen, Terf Savaşları: Bir Giriş sunumuyla aslında yazısında ne demek istediğinin detaylarına girmiş oldu. İkinci gün oturumu ve forum, Siyah Trans Feminist Radikalizm konu başlığıyla Prof. Dr. Marquis Bey’in konuşmasıyla sonlandı.
Forumun benim için çarpıcı başlıklarına gelirsek, Aylime Aslı Demir’in açılış konuşmasındaki “Yıldızsız bir gecede, karanlık bir ormanın ortasında gibiyiz” tespitinin ne kadar da gerçekçi olduğunu, son günlerde yükselen negatif ve şiddet içerikli eril siyasette de görmek mümkün. Aylime Aslı Demir’in bu noktadaki çağrısı da ayrıca anlamlıydı, “Acilen yer ve yönümüzü bulabilmek için birlikte tartışmamız lazım. Bir tarihsel sistemden bir başkasına geçiş anındayız. Geçiş dönemi sancılarının neye dönüşeceğini bilmiyoruz ama ölçütlerinin eşitlik ve demokrasi olduğunu biliyoruz. Belirsizliğin zorlayıcılığının yanı sıra harika bir yanı da var. Eğer her şey belirsizse; sadece insan değil doğa da aynı şekilde bütün yaratıcılığıyla bütün olasılıklara açık.” Birlikte tartışmaya, eşitliğe ve demokrasiye yapılan vurgu kadar belirsizliğe bakış açımızı “olasılıklara açık olmak” olarak değiştirmeye dair öneri, mücadele gücümüzü artıracak olması sebebiyle önemliydi.
Açılıştaki tespitle uyumlu olarak bu senenin teması, Bildiğimiz Dünyanın Sonu -Yeni İttifaklar’dı. Bu temanın seçilmesini özellikle önemli ve değerli gördüğümü söylemeliyim, 8 Mart’tan bu yana feminist hareketin içinde uzun uzun yer bulan ve twitter’a da sıçramış sağ görüş tınıları taşıyan Terf / Trans tartışmasına da pozisyonu gayet doğru bir yerden kurulduğunu söyleyebilirim.
Aylime Aslı Demir’den sonra sözü Mühdan Sağlam aldı, Mühdan Sağlam’ın açılış konuşması benim durduğum pozisyona oldukça yakın vurgular içeriyordu. Rusya’nın, Ukrayna işgali öncesi yaşananları özetleyerek başlayan konuşma, IŞİD’in yaptıkları, köle pazarları ve Suriye’de yaşananları da es geçmedi. Ayrıca iklim krizinin konuşulduğu bir dünyadan silahlamaya ayrılan bütçeye doğru geçişin keskinliğine dikkat çeken Mühdan Sağlam, Ukrayna’daki mevcut gönüllü birliklerin yol açtığı savaş suçlarının da altını çizdi. En kilit cümlelerinden biri de “Erkeklik inşasının en büyük sahnelerinden birisi savaş. Ve savaş, bir yandan da korkma hakkımızın elimizden alınmasıdır.” oldu.
Takibinde Olena Shevchenko (Ukrayna LGBTİ+ ve feminist örgüt Insight’ın eş başkanı), Dragana Todorovic (Polonya Sınır Mültecileri Avrupa Lezbiyen* Konferansı) ve Yıldız Tar’ı (Kaos GL) dinleme fırsatı bulduk.
Ukrayna’daki LGBTI+ların durumu ve kendisine yapılan saldırılara ilişkin soruları yanıtlayan Olena Shevchenko’nun benim için en önemli vurgusu, AB’nin Suriye göçmenleri ve Ukrayna göçmenleri arasında yaptığı ayrımı gördüğüne dair yorumu ve neoliberalizm vurgusuydu. Saldırı altındaki bir ülkede, kendisi bizzat hedef iken bir LGBTİ+ ve feminist örgüt’ün eşbaşkanın gerçeğe sadık kalabilmesi hayranlık vericiydi. Ayrıca eş değerde karşılığı olan bir diğer tespit de otoriter rejimlerin ilk güçlerini LGBTI+lar ve feminist örgütlerle test ettiği ve bu şiddeti gerekçelendirebilmek adına LGBTI+ları ve feministleri geleneksel aileye aykırı bularak marjinalize ettikleri tespitiydi. İki bağlantılı tespiti yoksulluk sınırının altında yaşayan insanlara otoriter rejimin söylediği senin ulusun herkesten daha iyiyi gerekçelendirebilmenin tek yolunun, geleneksel değerler vurgusu yapmak olduğu şeklinde sundu, Olena. Nitekim üç gün önce Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na kapatma davası açıldığını görmüştük, ve Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin de kapatma davasının ilk duruşması görülüyordu.
Ukrayna devletinin kadın ve LGBTI+lara dair yapılan ayrımcılığa dair hiçbir zaman cezai yaptırım uygulamadığını belirten Olena, şu an savaşta aktif olarak yer almayan kadın ve LGBTI+ların hiçbir çabalarının veya gelecek kaygılarının görülmediğinin ve militarizmin ultra radikal kesimleri mutlu edecek kadar yükseldiğinin altını çizdi.
Barışın sesini nasıl yükseltebiliriz sorusuna ise Dragana Todorovic, feminizmin ulusötesi bir dayanışma olduğuna dair hatırlatmayla cevap verdi. LGBTI+ların sınırı geçtikten sonra yerleşecek yer bulmalarını sağlayan Dragana, lezbiyenler arası dayanışmada milletler arası yaşanan AB ve AB dışı örneklerden bahsetti. Bununla birlikte, Olena’nın AB eleştirisine de Hollanda Amsterdam’da iki çocuklu lezbiyen bir çiftin çocuklarından birinin okulda akran zorbalığına uğradığı deneyimini paylaşarak katkıda bulundu.
Sırbistan vatandaşı ve savaşı birebir deneyimlemiş biri olarak Dragana: “Ben Balkanlardan geliyorum, savaş nedir biliyorum, bombalar ve uçaklar altında aylarca yaşamayı biliyorum. İnsanların ne kadar desteğe ihtiyacı var, biliyorum. Ve yine biliyorum ki LGBT’leri biz desteklemezsek kimse desteklemeyecek. Uluslararası LGBT örgütleri de değişmek ve daha fazlasını yapmak zorunda. Daha fazlasını yapabilirler, dünya değişti, belki siz de değişebilirsiniz” dedi.
İlk günün üçüncü ve son oturumu Bombaları Yasaklamak, Patrikayarkayı Yıkmak kitabının yazarı Ray Acheson’a aitti. Güley Bor’un moderatörlüğünde yapılan oturumda Ray, şiddetin politik ekonomisinden ve yükselen militarizme karşı kuir feminist örgütlenmenin öneminden bahsetti. Ayrıca Ukrayna savaşı sırasında New York Times gibi yayın organlarında yayınlanan çeşitli ‘taktiksel nükleer silah’ başlıklı yazıların, nükleer silah kullanmayı normalize ettiğinin altını çizdi. Patriyarka ve silah arasında rahatlıkla bir bağlantı kurulacağını ifade eden Ray, köleliğe karşı duruşun ve mevcut sistemler dışında kalan insanlara dair sosyal adalet ve eşitlik vurgusunun, beyaz ve ana akım militarist pozisyonun yeniden sorgulanmaya itilmesi için şart olduğunu ekledi.
“Hayatlarımız birçok açıdan yok edilirken, heteroseksist sistem tarafından ‘kabul edilmek’ ve ‘hoşgörülmek’ yeterli değil. ABD’de ana akım gey hareketinin ordu ve aileye entegre olma siyaseti, bunun yeterli olduğunu öne sürürken kuir siyaset buna karşılık bütün kurumları hedef alıyor ve sistemi değiştirmek istiyor. Savaş ve silahlarla ilgili benim de dahil olduğum kuir feminist örgütlerde nükleer silahlara karşı kampanyalar yürüttük ve yürütüyoruz. Biz feministler, LGBTQİ’ler iktidar ilişkilerini yıkmaya çalışıyoruz.” Ray Acheson, 10. Feminist Forum, 16 Nisan 2022.
İkinci gününde forumun açılışı Dr Talia Mae Bettcher’in konuşması ve Defne Güzel’in moderatörlüğü ile başladı. “Geçmişte de zaten, ‘yanlış beden’ modeline dair şüphelerim vardı. Bir kere, onun patolojik yönlerinden hoşlanmadım. Hayatımın çoğu ikili cinsiyet rejimine göre sorunlu bir şekilde konumlanmış hissettim. Bu korkunç bir duyguydu: Beni iyi hissettiren bir kadın olarak tanınmaktı. Deneyimlerimden öğrendikten sonra, yerel trans alt kültürler içinde anlam kazandığı için aslında kendi hayatım tarafından bilgilendirilen bir hikayeyle ilgileniyorum. Kendi gerçekliğimi ve seçtiğim ailemin, arkadaşlarımın ve sevgililerin gerçekliğini yakalayan bir hikaye istiyorum – trans topluluğundaki deneyimlerime, yerel bilgilerime dayanan bir hikaye.” Dr. Talia Mae, alternatif olarak ne öneriyorsunuz sorusu üzerine halen düşünme sürecinde olduğunun altını çizdi ve bunun oldukça karmaşık bir süreç olduğundan bahsetti.
Takibinde Türkiye gündeminde de oldukça tartışmalı bir durum olan TERF Savaşları: Bir Giriş sunumuyla Sevcan Tiftik’in moderatörlüğünde Dr. S. Erikainen vardı. Birleşik Krallık’taki radikal feministlerin nasıl örgütlendiğinden ve kendi perspektifine göre çelişkilerinden bahseden Erikainen, trans hakları hakkında eleştirel bir tutum sergileyen bu grupların hangi ittifaklarla buna karşı olumsuz tutum aldıklarından bahsetti. En çok soru alan sunumlardan biriydi, spor müsabakalarındaki güncel tartışmalarla ve Türkiye gibi ülkelerde bilinçli olarak yanlış beyanla nasıl mücadele edilebileceğine dair sorular benim açımdan yanıtsız kaldı.
Son olarak Prof Marquis Bey’den Siyah Trans Feminist Radikalizm başlıklı konuşmasını ve kesişimsellik kavramına dair eleştirilerini dinledik.
Forumun çerçeve metni bu linkte bulunabilir Bununla birlikte çeşitli yazılar yine Kaos GL’den takip edilebilir. Gözlemlerim doğrultusunda söyleyebilirim ki forumun ilk günü çerçeve metnine ve temaya daha çok yaklaşan bir gündü. Bununla birlikte farklı sesleri dinlemek ve nasıl düşündüklerini görmek, aynı zamanda dinleyicilerden gelen sorularla birlikte havayı okumak kesinlikle ufuk açıcıydı. İki gün boyunca Kaos GL’nin düzenleyiciliği ile yeni bir dünyanın tahayyülüne çalışıldı, özellikle değerli ve önemli olduğunu belirtmek isterim. Draga’nın söylediği gibi, dünya değişti, belki siz de değişebilirsiniz.
*Görsel, Kaos GL’nin forumu duyurmak amacıyla yayınladığı afişten alınmıştır. Eser, Gözde İlkin -Söz Verilmiş Mesafeler