Muhalefet Partilerine Çağrımızdır!
İtiraz ediyoruz!
Aday tartışmalarının kısırlığına, art arda yapılan hatalara, tutarsızlıklara, hazırlıksızlığa, yalpalamaya, koordinasyonsuzluğa, uzlaşmazlığa itiraz ediyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en kritik günlerini yaşıyor. Yaklaşan seçimler, cumhuriyetimizin ve demokrasimizin kaderini belirleyecek. Önümüzdeki yol ayrımı, diktatörlükler ile özgür bireylerin müreffeh toplumları oluşturduğu demokratik ülkeler arasındadır. Bu kadar hayati bir seçimin yanlış hesaplarla, şahsi menfaatlere dayalı kaygılarla, temelsiz bir iyimserlikle ve hepsinin ötesinde tutarsız politikalarla beceriksizce heba edilmesini kabul etmiyoruz.
Cumhuriyetimizin birinci yüzyılını tamamlarken, ülkemiz adına derin bir endişe içerisindeyiz. Başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere, Altılı Masa’nın dağınık görüntüsü, koordinasyonsuzluğu, ortak bir söylem inşa edememesi ve hâlâ ortaya bir siyasi program koyamamış olması, bizi hem kaygılandırıyor hem de öfkelendiriyor. Altılı Masa, seçimi kazanacak bir aday ortaya çıkarma ve cumhuriyetin ikinci yüzyılında daha demokratik ve ilerici bir Türkiye inşa etme beklentilerimize henüz yanıt verememiştir.
Altılı Masa’nın ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin, içinde bulunduğumuz seçim sürecinde tutarlı, kapsamlı ve kendine özgü bir anlatı inşa edemediği ve hatta iktidarın dayattığı siyasal iklimden ve dilden sıyrılamadığını düşünüyoruz. Biz kimiz ve kime karşı mücadele ediyoruz gibi sorulardan başlayarak, seçime giderken Altılı Masa’nın ana mesajının ne olduğu, yüzünün kim olduğu, nasıl bir Türkiye için mücadele edildiği ve bu mücadelenin sembollerinin ne olacağı gibi sorular yanıt beklemektedir. Altılı Masa, meramını vatandaşa anlatmakta güçlük çekmektedir. Bunun temel sebebi tutarlı ve ortak bir anlatı oluşturmadaki yetersizliktir. Ancak bu yetersizlik, yeteneksizlikten ya da kaynak eksikliğinden ziyade, kişisel menfaatlerin ön plana çıkmasından ve kıymeti kendinden menkul dar çıkar ağlarının süreci geniş kesimlere kulak asmadan yürütme arzusundan kaynaklanmaktadır. Cumhuriyetimizin ve toplumumuzun geleceği kişisel çıkarlar uğruna riske atılamaz.
Türkiye bir kişiden de, bir partiden de, bir masadan da büyüktür!
Muhalefetin, ülkenin hayati sorunlarına karşı nasıl bir siyasi ve ekonomik program izleyeceği hâlâ belirsizdir. Yakıcı ekonomik krize karşı, önümüzdeki süreçte istikrarın yeniden nasıl tesis edileceği, güvencesizlik ve derin yoksulluk içerisindeki kesimleri bu durumdan çıkarmak için nasıl bir politika izleneceği hâlâ ortaya konulamamıştır. Biz, ekonomik krizi aşarken, yoksulları önceleyen bir politikanın zaruri olduğunun altını tekrar çiziyoruz. Krizin faturasını ve acı reçeteyi halka çıkartan veya ekonomik toparlanmayı liyakat sorununa indirgeyen bir anlayışın geniş kitleleri kazanmakta yetersiz kalacağını açıkça belirtiyoruz ve muhalefeti bu konuda uyarıyoruz.
Ülkemizdeki en yakıcı sorunların başında temel hak ve hürriyetlerin gaspı gelmektedir. Muhalefet, eşit yurttaşlığa dayalı kapsayıcı bir söylem inşa etmeli, bu söylemi tutarlı bir biçimde savunabilmeli ve nasıl pratiğe dökeceğini ortaya koyabilmelidir. Biz hâlâ yurttaşlarımızın haklarının, dil, inanç, cinsiyet, cinsel kimlik ve yönelim, etnik kimlik, yaşam tarzı farketmeksizin tutarlı bir biçimde savunulduğunu göremiyoruz. Hayalî bir seçmen grubunu kazanma beklentisiyle, iktidarın günbegün yaşam alanlarını daralttığı yurttaşların haklarını savunmaktan çekinen, cemaat ve tarikat yurtlarında intihar eden genç kardeşlerimizin dahi sesi olamayan bir muhalefetin, seçimi kazanmak için desteğine ihtiyacı olan kitleleri motive etmesi mümkün değildir. Muhalefete, sadece belirli yurttaşların haklarını bir seçim malzemesi olarak kullanmasının bir sonuç vermeyeceğini, kapsayıcı biçimde, tüm yurttaşların temel hak ve hürriyetlerinin savunulması gerektiğini hatırlatıyoruz.
Önümüzdeki günlerde önemi daha da artacak aday tartışmalarına da dikkat çekiyoruz. Seçimlerde muhalefetin liderliğini üstlenecek, seçimi kazandırabilecek aday hâlâ belirlenmemiştir. Devam eden adaylık tartışmalarının muhalefeti yıprattığını, aday belirleme sürecinin ortak akla ve farklı aktörlerin koordinasyonuna dayalı yürümediği müddetçe, muhalefetin birlikteliğine zarar verdiğini görüyoruz. Cumhuriyetimizin şimdiye kadarki en kritik seçimine yaklaşırken, aday belirleme sürecine siyasetçilerin kişisel çıkarlarının ve ihtiraslarının karışmasını kabul etmiyoruz.
Hiç kimsenin adaylık arzusu, biz halkın geleceğini riske atamaz!
Belirlenecek ortak aday, tüm kesimleri kapsayabilmeli, muhalefeti oluşturan farklı kesimler tarafından veto edilmemeli, tartışmalı siyasi geçmişinden veya ideolojik konumundan kaynaklanan bir bagaja sahip olmamalıdır. Belirlenecek adayın seçim sürecinde tüm muhalefeti arkasında toplayabilecek, yeni bir Türkiye vizyonuyla halkı mobilize edebilecek dinamizme ve enerjiye sahip olması gerekmektedir. Mevcut iktidara karşı motive olmamış ve harekete geçmemiş kitlelerle zafer elde etmek mümkün değildir. Siyasi liderlik ancak organik gelişen ve zorlama olmayan bir hikâye ile mümkün olabilir. Seçimin kazanılabilmesi için, hiçbir kişisel menfaat gözetilmeksizin, bu vasıflara uygun figür etrafında toplanılması, bu profile uygun olmayacak veya seçimlerin kazanılması için risk teşkil edecek figürlerin gerekirse siyasi olgunluğa uygun bir şekilde geri çekilerek doğru adaya destek vermeleri hayati bir öneme sahiptir.
Kıymetli cumhuriyetimizin en kritik seçimine doğru yol alırken, muhalefet acilen ataletten kurtularak hatalarının ve eksiklerinin farkına varmalı ve henüz çok geç değilken toplumsal muhalefetin güvenini tesis edecek adımları acilen atmaya başlamalıdır. Biz, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, yeni bir demokratik ülkenin kapılarını aralamak ve müreffeh bir toplumun hür fertleri olarak yaşamak isteyen yurttaşlarız. Bugün bize dayatılan esaret ve yoksulluğa karşı sadece hayatta kaldığımız bir düzene hapsolmak değil, özgürce ve refah içinde yaşamak istiyoruz. Muhalefet, üzerine düşen bu tarihi misyonun ciddiyetinin farkına varmalı ve bu tarihi göreve yaraşır olgunlukta bir süreç yürütmelidir. Aksi takdirde bugünün gençleri ve gelecek nesiller, sizleri, yani bu sürecin mimarlarını ve yürütücülerini, bu hayati görevi başaramadığınız için tarih nezdinde ebediyen mahkûm edecektir.