Demokrasi ve SolToplum ve Siyaset

Sosyal Demokrasi Lübnan’da: Kemal Canbolat 2 – Erol Akın

Kimi hareketler hukuk önünde, haklar ölçüsünde eşit olmayı yeterli sayar; bazıları insanlardan bu eşitliği bile esirger; sosyal demokrasi hem hakların tanınmasında hem de bu hakların gerçekleşmesinde eşitliği gözetmesiyle, bu çelişkili tavırların tek doğru alternatiftir.

Bir Reform Hareketi

Kemal Canbolat bir eylem insanı olarak da düşüncelerini, fırsat buldukça ya da yarattıkça uygulama konusunda da geri durmadı. Bu kararlılığı onu Lübnan’da, uzun yıllar boyunca reformcu cephenin en önemli isimlerinden birisine dönüştürür.

Farklı bakanlık görevleri boyunca buğday fiyatlarının düşürülmesi, Lübnan Dağı’nda ağaç plantasyonlarının kurulması ortak bir Arap Pazarı önerisinin geliştirilmesi; yoksul bölgelerdeki eğitim altyapısının güçlendirilmesi; 600’den fazla köyün yol bağlantılarının tamamlanması, kırsal kesimdeki elektrik ve su altyapısının geliştirilmesi; çevreye zararlı fuel oil kullanımının yasaklanması gibi çalışmalar gerçekleştirdi. Öte yandan bunlar reformcu kariyeri ve gayretlerinin sadece bir parçasıdır. Ülke tarihinin üç büyük kırılma noktasında onun izini görürüz.

Canbolat’ın farklı bir yol arayışı, 1946 yılında “Reform Bloku”’nun kurulmasıyla birlikte belirginleşmişti ama ilk büyük çıkışını 1952 yılında, dönemin Cumhurbaşkanı Beşar el-Huri’yi istifaya zorlayarak yaptı. Partisi PSP, 1951 yılında Baruk bölgesinde düzenlenen bir gösteride hükûmet güçleriyle karşı karşıya gelmiş; çıkan çatışmada 3 partili yaşamını yitirmişti. Yolsuzluklarla suçlanan ve reformcuların hiçbir talebine yanıt vermeyen Huri yönetimi, bir yıl sonra gerçekleşen kitlesel protestolar karşısında pes etti ve Cumhurbaşkanlığına Kamil Şemun seçildi. Canbolat, “Beyaz Devrim” olarak tarihe geçen bu sürecin önderleri arasındadır; kısa sürede, verdiği sözleri tutmayan Şemun yönetimiyle de ihtilafa düşecektir.

Kamil Şemun yönetiminin 1957 yılında Eisenhower Doktrini’ni kabul etmesi, Canbolat ve diğer reformcular için bardağı taşıran son damla hükmü taşır. Yukarıda sözü edilen çarpık iktisadi-siyasi yapıyı korumanın bir yolu olarak Batı’ya/ABD’ye angaje bir dış politika yürüten Lübnan elitinin kusursuz bir temsilcisi olan Şemun; 1956’daki Süveyş Krizi sırasında da ABD, İngiltere ve Fransa ile ilişkileri kesmemiş, Bağdat Paktı’na katılma kararından da son anda dönmüştü. Doktrini kabul etmesi, reformcu hareketle arasında gerilen ipleri tamamen kopardı.

Reformcular meclisteki sandalye sayısının artırılması ve sansürün kaldırılması gibi taleplerinin reddedilmesi üzerine harekete geçti. Seçimlerden yenilgiyle çıkmalarına rağmen, 1958’in şubat ayında Suriye ve Mısır’ın Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altında birleşmesi, onlara büyük bir dış destek sağlar. Ülkenin ekonomik durumunun kötüleşmesi – 1955 ve 1957 arasında enflasyon yüzde 75 artmıştı- ve bir gazetecinin öldürülmesinden sonra artık reformcuları dizginlemek olanaksızdı.

Liderleri arasında Canbolat’ın da bulunduğu bu cephe, Şemun yönetimine başkaldırdı. Kimi kaynaklar bu başkaldırıyı Lübnan’ı vuran ilk iç savaş kabul eder. Çatışmalar ABD’nin Lübnan’a çıkarma yapmasından ve reformcu talepleri kabul eden – ya da öyle gözüken- General Fuad Şahab’ın başkanlığa seçilmesi ile, 1975’te tam teşekküllü bir iç savaşın çıkmasına bakılırsa bir süre demlenmeye bırakıldı.

Müesses nizamı gerek parlamenter çalışmalarıyla gerek 1952-1958 örneğinde olduğu gibi daha keskin şekillerde reform yönünde zorlayan Kemal Canbolat, Şahab yönetiminde getirildiği bakanlık mevkilerinde sistemin sınırlarını genişletmeye ve programını uygulamaya gayret etti. Ancak 60’ların sonuna gelindiğinde ülke de dünya da büyük bir çalkantının eşiğindeydi. Ülke ekonomisi kötüleşirken -bir kriz, 1966’da, temel sektörlerden birisi olan bankacılığı neredeyse tamamen batırdı-  Filistinlilerin ülkedeki varlığı, müesses nizamdan yana çıkarları olan gruplarda büyük bir hoşnutsuzluğa yol açmıştı. FKÖ’nün Lübnan’daki faaliyetleri artan bir tartışma konusuna dönüşürken devlet içindeki istihbarat örgütü Deuxieme Bureau’nun bir FKÖ üyesini işkenceyle öldürmesinden sonra Lübnan devlet kurumları ve FKÖ arasındaki gerilim daha da yükseldi ve bölgesel çatışmalar baş gösterdi.

Kemal Canbolat, sistemin kaçınılmaz tıkanması ve çöküşüne hazırlanmaya, bu dönemin ortalarından itibaren hız verir. 1965 yılında PSP, Lübnan Komünist Partisi ve Arap Milliyetçi Hareketi’ni bir araya getiren bir “İlerici Cephe”’ye öncülük etti; İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırı girişimlerinin karşısında da -özellikle 1970’te Güney Lübnan’a yapılan saldırıdan sonra- Filistinli güçlerle ittifak kurmaya yöneldi. Mevcut düzenin sınırlarına vardığını artık daha iyi gördüğü söylenebilir: 1971 yılında daha iyi eğitim koşulları için protesto gösterileri yapan Beyrutlu öğrencilerin, 1972’de Gandour’da greve çıkan işçilerin yanında o vardı. 1973 yılındaki büyük tütün işçileri grevinde de kendisini en ön safta görürüz. Aynı yıl ülkenin tüm reformist sol güçlerini, iç savaşın en önemli aktörlerinden birisine dönüşecek olan Lübnan Ulusal Hareketi’nde bir araya getirir. Kurucusu olduğu bu cephe, Lübnan’daki düzene karşı çıkan güçlerin merkezi hâline gelir.

“Ölümünden sonra Lübnan Ulusal Hareketi’nin bileşenlerinin yayımladığı poster: “Lübnan Ulusal Hareketi’nin ve Filistin Direnişi’nin şehidi”


Lübnan’da rakip partiler arasındaki artık hiçbir şekilde önü alınamayan husumet, 1975 yılına gelindiğinde savaşa dönüşmek üzereydi. Bir sonraki yıl düzenlenecek olan başkanlık seçimlerinin arifesinde Lübnan’daki reformcu ve müesses nizam yanlısı güçler, pek çok cephede karşı karşıya gelmişti: Filistinli mültecilerin ve onlarla birlikte FKÖ’nün Lübnan’daki varlığı, Lübnan’ın mevcut sosyo-ekonomik yapısının değişip değişmeyeceği, mezhepçi sistemin korunup korunmayacağı gibi birbirinden önemli konularda müzakere masasına oturmak artık mümkün değildi.

Ülkenin güneyindeki Sayda kentindeki balıkçıların, sektörü tekelleştirme yetkisi verilen bir balıkçılık şirketine karşı bir eylem başlatmıştı. Lübnan’daki egemen güçlerin yapısını ve ülkeye nasıl egemen olduğunu ispatlarcasına, 1958’de devrilen başkan Kamil Şemun’a ait olan bu şirketi protesto eden balıkçılara destek olan milletvekili Maruf Saad, askerler tarafından vurularak katledildi. Bu olaydan iki ay sonra, Beyrut’ta FKÖ milislerinin olduğu bir otobüse sıkılan kurşunlar, 1990’a kadar sürecek bir savaşın zembereğini çalıştırır.

Savaş devam ederken, 6 Mart 1977 günü, kimliği belirsiz kişilerin düzenlediği bir suikastte hayatını kaybeden Kemal Canbolat’ın çağının ve ülkesinin ruhuna hitap eden reformcu çizgisinin bu hengamede silikleşmeden kaldığını söylemek güçtür.

Bir Yanıt

Tarih hakkında konuşurken, aklımızın etrafına iki taş ve onları bağlayan bir çember çizilir: Ya “her şeyi dönemin koşullarıyla” değerlendirmemiz gerekliliği ya da “eğer”leri tarih üzerinde uygulamanın yanlışlığı telkin edilir, çoğu zaman da buyrulur. Bunun “bilimsel” bir süreç mi olduğu yoksa var olan düzenin dışında başka bir düzen hayaline ket vurma gayesi güttüğü konusunda emin olmak zordur.

Lübnan’daki iç savaşın bugüne kadar yapılan yorumları, büyük ölçüde, Filistinlilerin gelişi-otobüs saldırısı-barış duraklarından hızlı hızlı geçip gider. Bu durakların seçimi yanlış değildir ama eksiktir: Bizleri inanç farklılıklarının çamurlaştığı (!) bir Orta Doğu bataklığı (!) görüntüsüne alıştırır ya da yatkın kılar. Gerçek failleri ve sorumluları görmekten uzaklaştırır, kafamızı başka yöne çevirir; Kemal Canbolat ve hikâyesi okunmaz, bilinmez hâle gelir.

Taşlardan ikisini de kırmak üzereyiz: Lübnan’daki koşullar, “basit” bir mezhep çatışmasından başka bir şeylerin varlığına işaret ediyor: Eşitsiz gelişme, bir tür dinî temellere göre tasarlanmış yarı Apartheid rejimi, büyük güçlerin birbirleriyle çakışan hesap defterleri. Kemal Canbolat’ın reformcu projesi başarıya ulaşabilseydi, bugün, belki de elektriğini 4 saat vermeyi tartışan, Cumhurbaşkanı bile seçemeyen, yolsuzluk söz konusu olduğunda numune sayılan bir ülkeden söz etmeyecektik. Lübnan, hakkındaki neredeyse masalsı tabirleri haklı çıkaracak; farklı kimliklerin eşit, müreffeh ve barışçıl biçimde yaşadığı, örnek bir demokratik sistem olacak, sosyal demokrasinin Doğu’daki temsilcilerinden birine dönüşecekti.

Canbolat’ın reformculuğu, ilgi alanları gibi farklı yüzleri olan bir yapıdır; onun içindir ki kendisi aynı anda büyük devletlerin müdahalelerine, dinî temelli bir tür yarı-Apartheid rejimine, yolsuzluk ve hukuksuzluklara karşı mücadele ettiği görülüyordu. Kontrolden çıkan Deuxieme Bureau’ya ve ülkesindeki balıkçılık sektörünü istila etmeye çalışan kartele karşı duruşu, reformlara dayalı geçişi savunmasına rağmen yeri geldiğinde daha keskin tavırlar takınması gibi, birbirinden ayrılamaz.

1943-1977 arasında Lübnan’da gelişen ve kazaya uğratılan bu özgün sosyal demokrat hareket, ikinci ve yine çok önemli bir şeye dikkat çekiyor: Sosyal demokrasi, eşitlikçi hareketlerin en tutarlısı ve kapsamlısıdır. Lübnan’da Canbolat dışında da “sol” eğilimli partiler ya da pan-Arabizm yanlıları, hatta laik kimlikli partiler vardı ancak bunlar yolun bir noktasında ya savrulmalar yaşadı ya da güçlerini tüketerek tarihten tamamen silindi. Ayakta kalabilen partilerin Lübnan’a neredeyse hiçbir şey sunamadıkları 2019 protestolarında ve bugün de devam eden siyasi krizde görüldü.

Kemal Canbolat ve onun reformcu hareketi, sosyal demokrasinin özgürlük ve eşitliği birlikte savunmasındaki tutarlılığı ve samimiyetin delillerinden birisidir. Kimi hareketler hukuk önünde, haklar ölçüsünde eşit olmayı yeterli sayar; bazıları insanlardan bu eşitliği bile esirger; sosyal demokrasi hem hakların tanınmasında hem de bu hakların gerçekleşmesinde eşitliği gözetmesiyle, bu çelişkili tavırların tek doğru alternatiftir. 

Erol Akın’ın kaleme aldığı “Sosyal Demokrasi Lübnan’da: Kemal Canpolat” yazısı için tıklayın.


https://libraries.aub.edu.lb/kjoumblatt/biography/about

https://www.jstor.org/stable/3011813

https://news.trenddetail.com/middleeast/365894.html

https://www.theguardian.com/world/2015/mar/17/lebanon-kamal-jumblatt-assassination-archive-1977

https://www.hrw.org/report/2023/03/09/cut-life-itself/lebanons-failure-right-electricity

https://www.u4.no/publications/overview-of-corruption-and-anti-corruption-in-lebanon

https://www.dunya.com/dunya/lubnanda-elektrik-krizi-merkez-bankasi-600-milyon-dolari-odemiyor-haberi-682568

https://www.hurriyet.com.tr/dunya/lubnanda-cumhurbaskani-11inci-turda-da-secilemedi-42206580

https://www.indyturk.com/node/287966/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/ba%C5%9Fkanlara-kafa-tutan-d%C3%BCrz%C3%AE-%C3%B6nderi-muallim-kemal-canbulat-beg

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu