Dünya

Assange’ın İadesi Basın Özgürlüğünün Tabutuna Bir Çivi Olabilir – John Rees (Çeviri: Yusuf Can)

ABD Anayasa Mahkemesi, çalışmaları imparatorluğun çıkarlarını tehdit eden her gazeteciyi tehlikeye atan bir emsal teşkil ederek, Julian Assange’ın ABD’ye iadesine itiraz etme iznini reddetti.

John Rees’in Tribune’da yayınlanan yazısının Türkçe çevirisidir.

Julian Assange eğer kasıtsız insan öldürmekten hüküm giymiş olsaydı, muhtemelen şimdiye kadar hapisten çıkmış olurdu. Kasıtsız insan öldürme mahkumiyetleri, iki yıl kadar gibi kısa süreli olan hapis cezaları ile sonuçlanma ihtimali sahip. Maksimum ceza ise on sene. Bu cezalar genellikle yüksek güvenlikli bir hapishanede infaz edilmezler.

Hiçbir suçtan hüküm giymemiş olan Julian Assange, on yıldan fazla bir süredir serbest bırakılmadı ve şu anda Birleşik Krallık’ın en acımasız hapishanesi olan yüksek güvenlikli Belmarsh hapishanesinde dördüncü yılına girmek üzere.

Yüksek Mahkemenin Assange’ın son temyiz başvurusunu dinlemeyi reddetme kararı, Assange’ın en azından gelecek yılı hapiste geçirmesine sebep olacak.

Bu süre zarfında avukatları, onu serbest bırakmak için başka bir girişimde bulunacak.

ABD Anayasa Mahkemesi’nin Pazartesi günkü kararı, Assange’ın Yüksek Mahkeme’deki son karara itiraz etmesini engelledi. Yüksek Mahkemenin son kararında ABD tarafının avukatları Assange’ın ABD’ye iadesine karşı verilen kararı iptal ettirmişlerdi.

2021’in başında verilen bu kararda yargıç, Assange’ın iade edilmemesi için gerekçe olarak sunduğu tüm siyasi gerekçelerin geçersiz olmasına rağmen, yine de ABD hapishanelerinin baskıcı doğası nedeniyle Assange’ı intihar riskine sokacağı için iade teklifi edilmemesi gerektiğine hükmetmişti.

ABD’nin Yüksek Mahkeme’de iptali için başvurduğu karar buydu. Yüksek Mahkeme, ABD’nin Assange’ın ABD hapishane sisteminde iyi muamele göreceğine dair güvence verdiği gerekçesiyle iadenin devam etmesi gerektiğine karar vererek ABD’nin temyizini onayladı.

Assange’ın avukatları, teminatların ana duruşmada verilmediğini ve bu nedenle mahkemedeki argümanlarla test edilmediğini savunarak buna itiraz ettiler. Yüksek Mahkeme bunu bir kenara attı ve esasen, bu tür güvencelere güvenilmesi gerektiğine ve bunların bir yargıç önünde tartışılmasına gerek olmadığına karar verdi.

Bu karar, Birleşik Krallık’ta siyasi muhaliflerin peşinden giden Suudi Arabistan ve Çin gibi birçok rejim tarafından kullanılabilecek tehlikeli bir emsal oluşturuyor. Bir darbede, otoriter rejimlerin Britanya’da bulunan siyasi muhaliflerini güvensiz hale getiriyor.

Ancak Assange davasının mahkemelerde hâlâ mücadele etme şansı var. İçişleri Bakanı Priti Patel’in iadeye itirazları dikkate alması gereken sınırlı gerekçeler var. Patel bunları reddetse bile, Julian Assange’ın avukatları orijinal kararın kaybettikleri kısımlarını bozmak için Yüksek Mahkeme’ye yeni bir temyiz başvurusunda bulunabilirler.

Bunlar aslında davanın en politik ve esaslı kısımları. Assange’ın halka arz ettiği materyali yayınlamak için bir kamu yararı savunması yapılıp yapılamayacağı ile ilgili kısımlar. Bunun siyasi bir dava olup olmadığıyla da ilgili kısımlar. Bu tür davaların aslında iade anlaşmasına göre kabul edilemez olduğu varsayılmakta. Eğer bu davalar kabul edilebilir olsalardı, gezegendeki her diktatörlük, anlaşmayı kullanarak rakiplerini ele geçirmek için ava çıkardı. Bu anlaşmalar basın özgürlüğünün en temel sorunlarıyla ilgilidir ve hayatidir.

Assange’ın destekçileri artık hukuk sisteminin karmaşık bürokratik süreçlerine çok alışmış durumda. Hem Assange’ı kişisel olarak yıpratmak, hem de onu savunan  kampanyayı yıpratmak için ‘hukukun’ araçsallaştırıldığının farkındalar.

Buna izin verilmemeli. Bu temyiz sürecinde, kamuoyunun görüşü Assange’ın lehine döndü. İddia makamının baş tanığı, mahkemeye yalan söylediğini itiraf etti ve CIA’in Assange’ı kaçırma veya öldürme planları kamuoyuna ifşa oldu.

Bu arada, olağanüstü bir sanal müzayede, davanın yasal maliyetlerini ödemek için binlerce destekçiden büyük fonlar toplandı. Gelecekteki siyasi kampanyaların maliyetlerini karşılamak için şimdi yeni bir kitle fonlaması çağrısı başlatıldı.

Muhalif ve alternatif seslerin bastırıldığı bir siyasi ortamda, bu kritik ifade özgürlüğü davasının kaybedilmemesi her zamankinden daha önemli. İfade özgürlüğü ve özgür basın tehdit altında. Bu özgürlükleri savunmalıyız.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu